Marka Yönetenlerin Mutlaka Bilmesi Gerekenler

İçerik üreticilerinin ve yaratıcılarının işi gün geçtikçe daha da karmaşıklaşıyor. Parmaklarımızın ucunda sahip olduğumuz verilerin zenginliği, daha kişiselleştirilmiş ve ilgili hikayeleri anlatmamıza olanak tanıyor, ancak B2B alıcıları ve tüketiciler aynı şekilde marka iletişimi konusunda giderek daha ihtiyatlı davranıyorlar.
Pazarlamacılar için tüketicideki güven eksikliği yeni bir bariyer olarak ortaya çıkıyor.
Peki veri açısından zengin, güven açısından fakir bir ortamda markalar ne yapmalı?
Reklam sektöründe üzerine oldukça fazla konuşulan bu sorunun yanıtı olabilecek önerileri sıralayabiliriz;
Düşünce Liderliği
B2B satın alma kararlarının çoğu, içeriği tüketen bir potansiyel müşteriyle başlar.
Bir reklam, bir blog yazısı veya başka bir yöntemle markanızın hikayesini anlattığınız ve sektör konularına değindiğiniz pozisyon edinin. Araştırmalara göre B2B alıcılarının %83’ü satın alma kararı verirken düşünce liderliğini vazgeçilmez olarak değerlendiriyor. Bu nedenle markanız için düşünce liderliğini orta koyacak şekilde değer yaratmak çok önemlidir.
Bir uzman olarak görünmek, kitlenizle güven bağı kurmanıza ve markanızı otorite olarak konumlandırmanıza yardımcı olacaktır.
Temas Noktası Tutarlılığı
İnsanların sadece yüzde 14’ü gördükleri son reklamı hatırlayabilir; sadece yüzde 8’i, söz konusu reklamla hangi markanın veya ürünün ilişkilendirildiği hakkında herhangi bir fikre sahip oluyor ve sadece yüzde 3’ü reklamın aslında onlarla bir ilgisi olduğunu düşünüyor. Oranlar bizler için oldukça üzücü olsa da hedef kitlenin gün içerisinde rakip markalardan ve markanızdan binlerce satış mesajı aldığını unutmamak gerekiyor.
Akılda kalmak için ise yapılabilecek en doğru şeylerden biri tutarlı olmak, tutarlı iletişim dili ve marka kişiliği ile reklamlarınızı hatırlanabilir kılabilirsiniz.
Akla İlk Gelen Olmak
Piyasada ilk olmanın kısa vadede ekonomik bazı avantajları olsa da önemli olan akla gelen ilk marka olmaktır. Çünkü tüketicinin markanıza yönelik farkındalık oranı ile pazar payı arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Dolayısıyla akla ilk gelen marka olmak için hazırlanan çalışmalar ve yapılan yatırımlar, rakiplerinizden ayrışmak için iyi bir yol olabilir.
Doğru Mecra Seçmek
Geleneksel mecralar etkisini tamamen yitirmiş olmasa da dijital mecraların gerisinde kaldığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bir iletişim çalışmasının dijital platformlardaki etkisi çok büyük çaplarda olabilir Bu nedenle reklam yapacağınız mecrayı seçerken marka itibarını yönetebileceğiniz ve doğru kitlelere ulaşabileceğiniz mecraları seçmek gerekiyor.
Son olarak markaları başarı ile yönetmek için etkili, güçlü ve yankı uyandıracak hikayeler anlatma sorumluluğu içinde olmalıyız. Özgün iletişim kurmak, değer katmak ve verileri zekice kullanmak markanızın ilerlemesine yardımcı olacaktır.