Tüketicinin Seçim Paradoksu
Bundan binlerce yıl öncesini düşünün, tüketmek için fazla seçeneğinizin olmadığı; bu hayvanı mı yesek yoksa diğer hayvanı mı avlasak kararsızlığının yaşanmadığı zamanları hayal edin ya da ağaçtan toplanılan meyvenin tüketilmek zorunda olunduğu zamanları. İçgüdüsel olan tüketim alışkanlıklarınızın sunulan seçeneklerle karmaşık hale gelmediğini farz edin.
Şimdi günümüzü düşünün, tüketmeniz için sunulan ürün çeşitliliğini. Örneğin, farklı markaların farklı özelliklerdeki ekmeklerini düşünün. Hangisini almalısınız? Hangi markanın ekmeğini tercih etmelisiniz?
Ürün çeşitliliğindeki artışlar ve bu çeşitlilik arasından sıyrılmaya çalışan markalar tüketicinin seçim yapmasını zorlaştırmaya başladı. ACNielsen’e göre son 2 yılda Türkiye’de pazara sunulan ürün sayısı %35 arttı yani Seçim Paradoksu Türkiye’de de var.
Peki Türk tüketici tipleri ürün çeşitliliği karşında nasıl tepki veriyor?
Sadık tüketici grubu, ihtiyaçlarını net olarak tanımlayabiliyor. Hangi ürünü ve hangi markayı satın alacağına alışverişe gitmeden önce karar vermiş oluyor. Anlık kararlar vermedikleri için seçim paradoksundan etkilenmiyorlar.
Fırsatçı tüketici grubunun tüketim alışkanlıklarını fiyatlar belirliyor, ihtiyaçlarını en uygun şekilde karşılamak isteyen fırsatçılar için ürün çeşitliliği, aynı zamanda fiyat aralığının da çeşitliliğinin de bulunması demek. Ürün ve fiyat çeşitliliği bu segmentteki müşteriler için alışveriş deneyimi daha zevkli hale geliyor. Düzenlenen fiyat odaklı kampanyalara yüksek oranda geri dönüş yapıyorlar.
Değer Takipçileri grubu tüketim alışkanlıklarını değerlendirdiğimizde ise, fiyat karşılığında alınan ürünün faydaları önem kazanıyor. Piyasadaki en yüksek değerdeki ürünü bulma arayışında oldukları için seçim paradoksundan en fazla etkilenen tüketici segmentidir. Bu tip müşterileri kazanmanın yolu ise ürünü diğer ürünlerle aynı fiyat aralığında ama ek fayda ile birlikte sunmaktan geçiyor.